Katerinayı Kim Öptü?

Tarihte bazı olaylar vardır ki, bunlarla ilgili kanaatinize göre muamele görebilirsiniz. Mesela “Sultan Abdülaziz Han intihar etti!” diyenlerle “Hayır, öldürüldü!” diyenler, siyaseten karşıt gruplardır. Benzerlerini çoğaltmak mümkündür. Bunlardan biri de Baltacı-Katerina arasında tutulduğu iddia edilen “güreş”tir.

Prut Savaşı sonunda I. Katerina, Baltacı Mehmed Paşa’ya “teslim-i beden” etti mi, etmedi mi? Bu soruya verilen cevap siyasî yelpazedeki yerinizi gösterir. “Baltacı, Katerina’yı öptü!” diyenler ilerici, “Hayır, öpmedi!” diyenler ise gerici olarak sınıflandırılır.

En baştan başlayalım…

İsveç kralı Demirbaş Şarl, yani XII. Charles Rusya’nın yayılmacı siyasetine tepki olarak savaş açar. Mücadelenin başlangıcında Çar Deli Petro karşısında önceleri başarılı olur. Hatta Moskova’yı ele geçirme ihtimali belirir. Ancak orduda başlayan salgın hastalık nedeniyle Poltava Savaşı’nda (28 Haziran 1709) yenilir. Kalabalık bir grup askeriyle kaçarak Osmanlı’ya sığınır.

Fakat burada rahat durmaz. Kırım hanı II. Devlet Giray Han ile kafa kafaya verip ortak düşman Rusya’nın belini nasıl kıracaklarının planlarını yaparlar. Osmanlı’nın desteğini almaya karar verirler. Bu arada Ruslar, Demirbaş’ın kendilerine teslimini isterler. Hatta bastırırlar. Böyle bir şey mümkün değildir. Bu, Ruslar’ın Osmanlı’yla bir savaşı göze aldıklarını gösterir. İsveç Kralı’nı teslim alamayan Ruslar, Kırım topraklarını taciz eder. Artık Osmanlı taraf olmak zorundadır. Kırım Hanı’nın da baskısıyla Sultan III. Ahmed, Rusya’ya savaş açar. (19 Şubat 1711)

Rus Seferi’ne çıkan Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Baltacı Mehmed Paşa, Prut Nehri’ni geçip 18 Temmuz 1711’de bataklığa yakın Han Tepesi’ne ordugâh kurar. Bir gün sonra Çar, zor olanı başarır; bataklık nehir ve Türk ordusunun tam ortasına düşüverir. Osmanlı ordusu, Ruslar’ı abluka altına alır. Devlet Giray Han, bu fırsatı kaçırmayarak 20 Temmuz’da hücum ederek ağır kayıplar verdirir.

Çar, Türkler’in genel bir saldırıya kalkışmasını önlemek için hemen barış heyeti gönderir. Baron Peter Shafirov, Baltacı Mehmed Paşa’nın önerdiği teklifleri ağır bularak şartları kabul etmez. Otağdan çıkınca kapıcıbaşı çadırında “bi acı kahve” içmeye davet edilir. Sadrazam Kethüdası Osman Paşa ile görüşür. Osman Paşa, çadırda adama ne içirdiyse anlaşmayı şipşak imzalanır. Çar da, belirlenen fidyeyi alelacele gönderir.

II. Devlet Giray ile İsveç’in Polonyalı elçisi Stanislaw Poniatowski’nin bu karara itirazları sonuçsuz kalır ve Ruslar imha edilmekten kurtulur.

Barışı sağlayan “anahtar” kişinin Katerina olduğu ve kendini Baltacı’ya feda etiği hep söylenmiştir. Güya Katerina, Baltacı’nın çadırına girerek Paşa’ya mutlu bir gece geçirtmiş.

Voltaire’in “XII. Şarl’ın Tarihi” adlı kitabında anlattığına göre; Voltaire gençliğinde Londra’dayken Prut Savaşı’na katılmış yaşlı bir Rus generalinden şunları işitmiş. Sıkışıp kalan Petro, ertesi sabah yaşayacaklarını düşünerek saçını başını yolmaktayken Katerina, Çar’ın çadırına girerek Petro’yu yatıştırır. Kendi mücevher ve kürklerini de katarak yüklüce bir parayı Baltacı’ya gönderir. Yani girdiği çadır Baltacı’nın değil, kocasının çadırıdır.

Burada bir ayrıntıyı kaçırmamak gerekir. O dönemde pek çok Avrupalı yazar, para karşılığı ünlü şahsiyetlerin hayat hikâyelerini kaleme alırlardı. Bu, onlar için önemli bir gelir kaynağıydı. Voltaire de aynısını yaparak III. Charles’ın hayatını yazmıştı. Ancak kitaptaki kişiler ve olaylarda bazı tutarsızlıklar gözlemlenmiştir. Mesela Londra’da konuştuğunu iddia ettiği Rus generalin varlığına şüpheyle yaklaşılmıştır. Ayrıca eserde, haberi alan Katerina’nın ordugâha gelerek Çar’ı ikna ettiğinden bahsedilir.

Savaş sırasında Katerina 1.000 kilometre uzaklıktaki Moskova’daydı. Haberin gitmesi ve Katerina’nın gelmesi için 2.000 kilometrelik bir mesafenin aşılması gerekliydi. Savaş 20 Temmuz’da oluyor, barış 23 Temmuz’da imzalanıyor. Biraz düşünülürse, o günün şartlarında Katerina’nın Prut’a gelmesi mümkün değildir.

Tarihçiler, Osmanlı ve Rusya arasında yaşanan Prut Savaşı ve etrafındaki olayları incelediklerinde şu gerçeği görmüşler. Osmanlı Ordusu’nda sadece Türk askeri yoktur. Polonya, Romanya, Kossak, İsveç ve Kırım askeri de aynı bayrak altındadır. Sadece Baltacı’nın bildiği, göz ardı edilemeyecek sıkıntılar vardır.

Rus düşmanlığı yüzünden aşırı hırslanan Kırım Han’ı ve İsveç Kralı’nın gözleri kararmıştır. Mesela Devlet Han, kapana kısılmış Ruslara, ordugâha haber vermeden saldırmıştı. Başına buyruk hareket etmişti. İsveç kralı ise hiç riske girmiyor, Osmanlı’yı değnek gibi kullanmak istiyordu. Bütün yük, Osmanlı askeri üzerindeydi.

Ayrıca, ordunun bel kemiği olan Yeniçeri tayfası eskisi gibi değildi, ruhları çökmüştü. Onların gevşemesi diğer kuvvetlerin havlu atmasına da sebebiyet verebilirdi. Bu şartlar altında dört taraftan kıstırılan Rus Ordusu’nun yapacağı âni bir çıkış, Osmanlı Ordusu’na feci bir mağlubiyet aldırabilirdi.

Baltacı bu riski göze alamaz. Topyekûn imha emrini veremez. Çar’ın elçileriyle yaptığı görüşmede büyük bir bir hazine karşılığı geri çekilir. Bu görüşmelerde Katerina bulunmamıştır. Doğu ve Batı’nın bütün kaynakları özetle bunu söylüyor.

Peki, Öyleyse Kim Öptü?

Aslında Katerina’yı öpen falan yoktu. Bizi bu kanaate götüren, bizzat Katerina ile Çar’ın yaşadıklarıydı.

Asıl adı, “Marta Skavronska” olan Katerina, Letonyalı fakir bir köylünün kızıdır. Üç yaşındayken öksüz kalır ve bir papaz tarafından büyütülür. Rus-İsveç ile yaptıkları savaşlar sırasında esir düşerek Moskova’ya götürülür. Kimsesiz köylü kızı, Çar Petro’nun danışmanlarından biri satın alarak konağında çamaşırcılık yaptırır.

Siyasî sebeplerden dolayı adı deliye çıkan I. Petro ile evlendirilir. Ancak karı-koca birbirine zıt yaratılıştadır. Katerina, on beş yaşında bir kadın güzelliğinin zirvesinde gözükmesine rağmen Petro, çirkin bir fiziğe sahiptir. Şiş yüzlü, kambur, çiçek bozuğu simalıdır. Üstelik ruhen de sağlam değildir. Katerina’ya, “Aha şu çarla evleneceksin!” dediklerinde buz gibi terler dökmüştür. Onunla evlenmelerini istemelerinin tek sebebi, bir erkek evlat doğurup çar ailesinin geleceğini kurtarmaktır.

AHMET SARBAY

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir